Sürdürülebilir Kârlılık ve Sosyal Sorumluluk Bilinciyle Büyüyor
Sürdürülebilir Kârlılık ve Sosyal Sorumluluk Bilinciyle Büyüyor
RE100, 2014 yılında New York İklim Haftası’nda başlayan, tükettiği tüm enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan üreten şirketleri kapsayan bir oluşum. Üyeleri arasında Ikea, H&M, Starbucks ve Unilever gibi şirketleri görüyoruz. Türkiye’den bu oluşuma dahil olan ilk ve tek grup olmamızın değeri çok büyük. Umarım gelecek dönemde bu sayı artar ve ülkemizde yeşil enerji tüketiminin önemi daha iyi anlaşılır.
Tekstilden enerjiye oldukça geniş bir segmentte faaliyet gösteren Gürmen Şirketler Grubu’nda CFO/ COO olarak görev yapan Ali Öztayıncı ile kurumun vizyoner yapısını, yatırımlarını ve hedeflerini konuştuk.
Gürmen Şirketler Grubu’nu tanıyabilir miyiz? Sizi farklı ve yenilikçi kılan unsurlar nelerdir?
Gürmen, 50 yıl önce tekstil alanında Londra’da faaliyetlerine başladı. 1985’te üretimini Türkiye’ye taşıdı ve 10 yıl içinde fabrikalaşma ve üretim altyapısını Safranbolu-Kastamonu bölgesinde kurdu. 1998’de KİP markasının gruba dahil olması ile Ramsey ve KİP markaları ile perakende alanında büyüme süreci başladı. Grup 2006’da tarım ve hayvancılık alanlarında yatırım yapma kararı alarak Gökkale Tarım şirketini kurdu. Süt, zeytin ve zeytinyağı üretimi ile sürdürülebilir tarım faaliyetlerini geliştirerek, hayvancılık alanında yüksek teknoloji ile AB standartlarındaki faaliyetlerini her geçen gün geliştirdi. 2011’de ise enerji alanında yatırım yapma kararı alarak Maspo Enerji’yi kurdu ve jeotermal alanındaki yatırımlarına başladı.
Bugün geldiğimiz noktada perakende tarafında Ramsey-KİP markaları ile yurt içinde 85 mağaza, 30 bayi ve 36 “corner” olmak üzere toplam 151 satış noktasında; yurt dışında 20 ülkede 20 mağaza ve 30 “corner” olmak üzere toplam 50 noktada perakende satış faaliyetlerimiz devam etmektedir. Kastamonu ve Safranbolu’daki fabrikalarımızda Avrupa’nın ilk beş büyük erkek hazır giyim üreticisinden biri olarak dünya devlerine üretim yapıyor ve 25 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz.
Gökkale; hayvancılık alanında AB standartlarında günlük 20 ton çiğ süt ve 80 ton karkas et üretim kapasitesi olan; tarımda ise İspanyol iş ortakları ile geliştirilen 5500 dekar arazide 285.000 zeytin fidanı dikili olan iyi tarım uygulamalarına sahip bir şirket oldu. Maspo Enerji ise 2017 yılı Haziran ayında yatırımın 1. fazını tamamladı ve enerji üretimine geçti. Devam eden 2. faz yatırımının %50’sini tamamladı. 2019’un 3. çeyreğinde tamamlanması planlanan proje ile Maspo Enerji, kurulu gücünü dört katına çıkartacak.
Son olarak grubumuz, tekstil ve perakende sektöründe oluşan dijital dönüşüm gereksinimlerini değerlendirerek 2017’de Gürmen Teknoloji’yi kurdu. Perakende, üretim, depo yönetimi ve CRM alanlarını barındıran yeni nesil milli ERP projemiz olan GÜRTEKS’i Teknopark bünyesinde konumlandırdık ve kuvvetli bir yazılım ekibi çalışmalarımıza devam ediyoruz.
KİP, yurt dışı pazarda istikrarlı bir büyüme ivmesi yakaladı. Hem KİP hem de Ramsey koleksiyonlarının öne çıkan özellikleri hakkında neler söylemek istersiniz?
2017’de KİP markamızın TURQUALITY kapsamına dahil olması ile Ramsey’in yakaladığı yurt dışındaki istikrarlı büyüme süreci, KİP için de başlamış oldu. Bu süreçte Güney Afrika’da ilk mağazamızı geçtiğimiz aylarda açtık. Yeni ülkeleri ve fırsatları kuvvetli bir ekip ile takip ediyoruz.
Dünya modasını ve etkinliklerini yakın markaja alan bir tasarım ekibine sahibiz. Ar-Ge çalışmalarıyla inovatif ürünler geliştiriyoruz. Örneğin Ramsey Zeroweight ve Zerogravity koleksiyonunda gömlek ağırlığında ceket üretebiliyoruz. Normalde 1.5 kilo ağırlığında olan bir takım elbiseyi, formunu koruyarak 750 grama kadar düşürebildik. KİP’in ise köklü bir geçmişi var. Biz de bu markayı çok daha genç ve dinamik bir koleksiyon ile ulaşılabilir fiyatlarla müşterilerimize sunuyoruz. Her zaman genç olan müşteri kitlemiz büyümeye devam ediyor.
2018’de “Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri’nin Desteklenmesine Yönelik Kanun” kapsamında “Tasarım Merkezi” seçildiniz...
Kurulduğumuz günden bugüne tasarıma ve inovatif ürün geliştirmeye çok önem veren bir markayız. Dünyada erkek giyim kategorisinde kabul görmüş büyük markalara üretim yapıyor olmamızın getirdiği önemli bir deneyimimiz var. Ayrıca üretim alanındaki teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Uygulanabilir teknolojik üretim modellerini yapımıza entegre etmek üzere çalışmalarımız sürekli devam ediyor. Üretim teknik altyapımız ile yenilikçi tasarımlarımızı birleştirerek farklılaşıyoruz. Aslında uzun yıllar önce kurduğumuz tasarım departmanımız, kanun kapsamındaki destekleme programı ile “Tasarım Merkezi” oldu. Bu programın Türkiye’de katma değerli üretime önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.
Mağazalarınızdaki tasarıma da ürünleriniz kadar önem veriyorsunuz. Bu gelişim sürecinde teknolojik imkanlardan nasıl yararlanıyorsunuz?
Mağaza tasarımlarımız ve yerleşimlerimiz noktasında ince eleyip sık dokuyoruz. Mağazalarımızın teknolojik altyapıları ile müşteri davranışlarını analiz ettiğimiz sistemlerimizden, ısı haritalarından destek alıyoruz. Perakende sektöründe kârlılık ve finansal başarı, ancak bu detayları analiz ederek ve rakamsal verilerle mağazaları yöneterek mümkün. 2018 yılı Şubat ayında katıldığım NRF’te (National Retail Federation) çok net görülen; sürekli veri analizi ve kuvvetli , yüksek teknolojili bir altyapının perakende sektöründe ayakta kalmanın ilk kuralı olacağı idi. Artık dünya çok farklı ve sürekli değişiyor. Özellikle teknoloji şirketleri, başarıya yön veriyor. Bir dönemin piyasaya hükmeden şirketlerinin, yeni teknolojiye uyum göstermediklerinde kaybolup gittiğine tanık oluyoruz.
Diğer taraftan e-ticaret, yükselen bir değer olmaya devam ediyor. Biz de “online” satış kanallarımızın gelişimine yönelik çalışmalarımızı artırıyoruz. 2017 yılında Türkiye’de 400’den fazla AVM’de yapılan toplam ciroyu Alibaba 11 Kasım 2017’de “Single’s Day” kampanyasında bir günde yaptı. Dünyada perakende cirosu içinde e-ticaretin payı özellikle 2015 sonrasında her geçen yıl artıyor. Tabii bu durum özellikle “online” satışların yoğun olduğu ABD’de hayalet AVM’lerin sayısını her geçen gün artıyor. Biz de yeni lokasyon seçiminde her zamankinden çok daha hassas davranıyoruz. Sürdürülebilir ve kârlı büyüme için yatırım kararlarımızda tüm analizlerimizi kuvvetli veriler ile yapıyoruz.
Son dönemde CFO’ların en zorlandığı yönetim alanı teknoloji tarafı olarak öne çıkıyor. Sizin bu alanda yaptığınız çalışmalar ve yürüttüğünüz projeler var mı?
Teknolojik altyapı, kârlılık için en kritik faktörlerden biri. Bu nedenle teknoloji departmanımızı ayrı bir şirket, yani Gürmen Teknoloji olarak kurguladık ve Teknopark’a taşıdık. Gürmen Teknoloji grup şirketlerimize hizmet vermeye devam ederken, farklı çözümler geliştirerek sektöre yönelik geliştirmeler yapıyor. Mağazalarda ısı haritalamasını, müşteri analitiğine yönelik satış destek operasyonlarını Gürmen Teknoloji olarak geliştirdiğimiz iş birlikleri ile sağlayabiliyoruz. Aynı zamanda kullanmakta olduğumuz özgün ERP yapımızı geliştiriyoruz.
GÜRTEKS projesi ile Sanayi 4.0 çerçevesinde yenilikçi uygulamaların üretim ve tedarik süreçlerinde kullanılabilmesi, üretim ve tedarik süreçlerinin anlık izlenebilmesi ve akıllı algoritmalar ile sürekli analiz edilmesi mümkün. Böylece üretim ve lojistikte kayıpların önlenmesini ve verimliliğin artırılmasını sağlıyoruz. Ayrıca yazılımın bulut tabanlı olması sayesinde kolaborasyon (iş birliği) fonksiyonları ile sektör ve sektörler arası “benchmark”ların yapılması, şirketlerin gelişim alanlarının kolaylıkla tespit edilmesi mümkün olacaktır.
Şirketlerin teknoloji ve lojistik yönetimlerini farklı yapılarda ve ayrı bir şirket gibi yönetmelerinin etkinlik kazandıracağı bir dönemdeyiz. Bu yapıları doğru kurgulayan, yapay zeka uygulamalarını etkin kullanan şirketler yakın dönemde daha büyük fark yaratacaklar.
Yenilenebilir enerjide gerçekleştirdiğiniz JES yatırımıyla ön plana çıkıyorsunuz…
Türkiye, jeotermal enerjide dünyada ilk dört ülkeden biri ve jeotermal kaynaklar olarak oldukça zengin. Yeşil enerji alanında yatırım yaparak aslında insanlığın geleceğine yatırım yapıyoruz. Dünya üzerinde bu işi en doğru yapanlarla çalışıyoruz. Yatırımın finansal yapısı üzerinde hassasiyetle çalıştık, projeyi yürütmekte olduğumuz bankalarımızla kuvvetli bir iş birliğimiz var ve bu kapsamda uzun vadeli, sağlam temeller üzerinde finansal yapılarımızı oluşturduk. Mevcut lisansımızın olduğu sahamızın kapasitesi yüksek, detaylı fizibilitemiz mevcut. Gelecek dönemde 3. faz yatırımı için uygun koşulların oluşmasına yönelik çalışmalarımız devam ediyor.
Gürmen Şirketler Grubu olarak RE100 şirketleri arasına dahil olan ilk Türk şirketi oldunuz. Görüşlerinizi alabilir miyiz?
RE100, 2014 yılında New York İklim Haftası’nda başlayan, tükettiği tüm enerjiyi yenilenebilir kaynaklardan üreten şirketleri kapsayan bir oluşum. Üyeleri arasında Ikea, H&M, Starbucks ve Unilever gibi şirketleri görüyoruz. Türkiye’den bu oluşuma dahil olan ilk ve tek grup olmamızın değeri çok büyük. Umarım gelecek dönemde bu sayı artar ve ülkemizde yeşil enerji tüketiminin önemi daha iyi anlaşılır. Biz, Gürmen Grup şirketlerinde toplam tükettiğimiz enerjinin çok daha fazlasını jeotermal kaynaklardan üretiyoruz, bu bizim için büyük bir gurur. Çevreye zarar vermiyor olmanın ya da olası zararları minimum seviyelere indirgeyebilmenin bizim gibi büyük ve kurumsal yapıların en büyük sorumluluğu olduğu inancındayım.
Gökkale Tarım da biogaz yatırımıyla dikkat çekiyor…
Kastamonu’da 40 dekarlık alanda faaliyet gösteren hayvancılık faaliyetimiz devam ederken, hayvanlarımızın sağlıklı bir ortamda yaşaması için ısınmaları çok kritik bir süreçti. Elektrik ihtiyacımız için hayvanlarımızdan elde ettiğimiz gübreden elektrik üretmek üzere 250KW kurulu gücünde biogaz tesisi kurduk. Hem ekonomik verimlilik, hem de yenilenebilir enerji üretimi ile çevreye dost bir yapı oluşturduk.
Tekstil, perakende, enerji, tarım-hayvancılık ve teknoloji alanlarındaki yatırımlarımızla sürdürülebilir kârlı büyümeye ve sosyal sorumluluk bilinci ile çevreye dost çözümler üretmeye çok güzel bir ekip ile devam edeceğiz.