Sürdürülebilir Enerji Sistemlerine Geçiş Nükleer Enerji Olmadan Daha Zor, Riskli ve Maliyetli
Sürdürülebilir Enerji Sistemlerine Geçiş Nükleer Enerji Olmadan Daha Zor, Riskli ve Maliyetli
Ancak rapora göre, SMR'lerin başarılı ve uzun vadeli yayılımı, şimdiden başlayarak politika yapıcılardan gelecek güçlü desteğe bağlı. Bu destek, sadece yatırımları değil aynı zamanda düzenleyici çerçevelerin ele alınmasını ve uyumlu hale getirilmesini de kapsamalı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) dünya küresel bir enerji kriziyle mücadele ederken nükleer enerjinin, ülkelerin yenilenebilir enerjilerin hakim olduğu enerji sistemlerine güvenli geçişinde önemli bir rol oynayabileceğini açıkladı. IEA’ya göre, sürdürülebilir ve temiz enerji sistemlerinin inşası nükleer enerji olmadan daha zor, daha riskli ve daha pahalı olacak.
Nükleer enerji olmadan sürdürülebilir ve temiz enerji sistemleri inşa etmenin daha zor, riskli ve maliyetli olacağı öngörülüyor.
Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) "Nükleer Enerji ve Güvenli Enerji Dönüşümü: Bugünün Zorluklarından Yarının Temiz Enerji Sistemlerine" raporunda, dünya küresel bir enerji kriziyle mücadele ederken nükleer enerji, ülkelerin yenilenebilir enerjilerin hakim olduğu enerji sistemlerine güvenli geçişinde önemli bir rol oynayabileceği bildirildi.
Raporda, nükleer enerjinin, tercih edildiği ülkelerde ithal fosil yakıtlara bağımlılığı, karbondioksit emisyonlarını azaltabileceği, elektrik sistemlerinde güneş ve rüzgar enerjisi paylarının daha yüksek oranda entegre edilmesini sağlayabileceği kaydedildi.
Rapora göre, sürdürülebilir ve temiz enerji sistemleri inşa etmek ise nükleer enerji olmadan daha zor, daha riskli ve daha pahalı olacak.
Bugün 32 ülkedeki toplam 413 gigavat kapasiteli nükleer enerji santralleri, yılda 1,5 gigaton küresel emisyon salınımının ve 180 milyar metreküp küresel gaz tüketiminin önüne geçerek net sıfır emisyon hedefine ulaşılmasının yanı sıra enerji güvenliğinin sağlanmasına da katkıda veriyor.
NÜKLEER KAPASİTE 2030-2050 DÖNEMİNDE İKİYE KATLANACAK
Rapora göre, yeni santrallerin inşası ile nükleer enerji 2020-2050 döneminde ikiye katlanacak ve küresel enerji tüketiminin yüzde 8'ini meydana getirecek.
Mevcut santrallerin ömrünü uzatmaya yönelik hamlelere rağmen gelişmiş ekonomilerdeki nükleer kapasitenin 2030'a kadar üçte bir oranında küçülebileceği tahmin ediliyor. Ancak, santral ömrünün uzatılması önemli miktarda yatırım gerektirse de genellikle çoğu bölgede rüzgar ve güneş enerjisiyle rekabet edebilecek bir elektrik maliyeti sağladığı dile getiriliyor.
Nükleer enerjinin kullanımını desteklemek ve güvenliğini artırmak için sağlam politikalara ihtiyaç duyulurken, endüstrinin de nükleer enerjiden üretilen elektriğin rekabetçi olmasını garanti etmek için maliyetlerin altında ve bütçe dahilinde projeler sunmada daha iyi bir iş çıkarması gerekiyor.
MODÜLER REAKTÖRLERLE NÜKLEER ENERJİDE İVME ARTIŞI BEKLENİYOR
Rapora göre, dünyada toplam 19 ülkede yeni nükleer reaktörlerin yapımı devam ederken bu projelerin sayısının petrol, doğal gaz ve elektrik fiyatlarındaki son artışlarla daha da artması öngörülüyor.
Küçük modüler reaktörlere (SMR) artan ilgiye de değinilen rapora göre, SMR'ler daha az maliyetli, daha küçük boyutlu oluşu ve azaltılmış proje riskleri nedeniyle sosyal kabulü iyileştirebilir ve özel yatırımlar çekebilir nitelikte.
Ancak rapora göre, SMR'lerin başarılı ve uzun vadeli yayılımı, şimdiden başlayarak politika yapıcılardan gelecek güçlü desteğe bağlı. Bu destek, sadece yatırımları değil aynı zamanda düzenleyici çerçevelerin ele alınmasını ve uyumlu hale getirilmesini de kapsamalı.
"NÜKLEER ENERJİNİN GERİ DÖNÜŞÜ İÇİN EŞSİZ BİR FIRSAT"
Raporu değerlendiren IEA Başkanı Fatih Birol, küresel enerji krizi, hızla artan fosil yakıt fiyatları, enerji güvenliği sorunları ve iklim taahhütleri dikkate alındığında nükleer enerjinin geri dönüşü için eşsiz bir fırsata sahip olduğunu söyledi.
Birol, buna rağmen nükleer enerji için yeni bir dönemin hiçbir şekilde garanti edilemeyeceğinin altını çizerek, "Bu, hükümetlerin gelecek yıllarda nükleer santrallerin güvenli ve sürdürülebilir çalışmasını sağlamak için sağlam politikalar oluşturmasına ve yeni teknolojiler de dahil olmak üzere gerekli yatırımları hayata geçirmesine bağlı olacaktır." dedi.
Dünya genelinde 2017'den bu yana inşasına başlanan 31 reaktörden 27'sinin Rus veya Çin tasarımı olması nedeniyle gelişmiş ekonomilerin pazar liderliğini kaybettiğini vurgulayan Birol, "Nükleer endüstri, gelişmiş ekonomilerde yeni santrallerin inşasını zorlaştıran maliyet aşımları ve proje gecikmeleri konularını hızla ele almalıdır." değerlendirmesinde bulundu.