Jeotermal Enerjide Türkiye İş Modeli

Jeotermal Enerji Derneği Başkanı Ali Kındap,Türk özel sektörünün jeotermal enerji alanına anahtar teslimi kavramını kazandırdığını belirterek, “Biz aramadan sondaja, hatta işletmeye kadar olan yelpazede her işi kendimiz yapabilecek bir özelliğe kavuştuk. Şu an toplam yerlilik oranının yüzde 70’lere rahatlıkla ulaştığını söyleyebilirim" dedi. Kındap, jeotermal enerjide makul fiyatlar ve iyi teşvik mekanizmalarıyla 62 bin megavat ısının, keşfi yapılmış ve santral yatırımlarına uygun 3 bin 500 megavatlık kısmının hemen devreye alınabileceğini de söyledi.



Jeotermal Enerji Derneği (JED) Başkanı Ali Kındap, Türk özel sektörünün dünyaya jeotermal alanında anahtar teslimi iş kavramını yerleştirdiğini belirterek, "Jeotermal enerji, tecrübelerimizi ve bilgimizi ihraç ettiğimiz tek enerji dalı. Hem arama faaliyetleri, hem de sondaj ve santral yatırımları noktasında şu an birçok şirketimiz bu ülkelerde iş yapar durumda. Bizim iş modelimiz dünyanın diğer ülkelerine göre çok farklı ve aranan bir iş modeli." diye konuştu.
 
Kındap, jeotermal enerjide Türkiye’nin kurulu gücündeki payının yüzde 1,66, elektrik üretimindeki payının ise yüzde 3,2 olduğunu bildirdi.
 
Jeotermalin tek bir kullanım alanı ile sınırlı olmadığını söyleyen Kındap, bin 686 megavatlık santral kurulu gücü dışında 5 bin 20 megavatlık da konut ve sera ısıtma, turizm gibi doğrudan kullanım gücü olduğunu belirtti.
 
MTA ve sektörün yaptığı çalışmalar sonucunda keşfedilmiş potansiyel miktarın ise 62 bin megavat ısı (MWt) olduğuna işaret eden Ali Kındap, "Bu 60 milyar metreküpten fazla bir doğal gaz tüketimine karşılık gelebilecek büyük bir potansiyel. Bugün Türkiye'nin kullandığı bir yıllık gaz miktarını rahatlıkla karşılayabilecek enerjidir bu." ifadelerini kullandı.
 
Şu an farklı ülkelerde yatırım yapan pek çok Türk yatırımcı bulunduğunu ve bu ülkelerin başında Kenya, Endonezya, Hırvatistan ve diğer Balkan ülkeleri bulunduğunu anlatan Kındap, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Jeotermal enerji, tecrübelerimizi ve bilgimizi ihraç ettiğimiz tek enerji dalı. Hem arama faaliyetleri, hem de sondaj ve santral yatırımları noktasında şu an birçok şirketimiz bu ülkelerde iş yapar durumda. Bizim iş modelimiz dünyanın diğer ülkelerine göre çok farklı ve aranan bir iş modeli. Çünkü biz jeotermalde anahtar teslim projeler yapıyoruz. Aslında petrol, gaz ve jeotermal gibi yer altı madencilik işlerinde anahtar teslimi diye bir kavram yoktur. Çünkü yerin altında çalışmak multi disipliner birçok alanda uzmanlık gerektirir. Ama Türk özel sektörü jeotermalde anahtar teslimi kavramını bu sektöre kazandırdı. Biz aramadan sondaja, hatta işletmeye kadar olan yelpazede her işi kendimiz yapabilecek bir özelliğe kavuştuk. Bu nedenle jeotermalde gelişmeye aday ülkeler bu özelliğimizi çok seviyorlar."
 
Sektörde toplamda yerlilik oranının da çok yüksek olduğunu vurgulayan Kındap, "Şu an toplam yerlilik oranının yüzde 70’lere rahatlıkla ulaştığını söyleyebilirim." dedi.
 
“YENİ YEKDEM DÖNEMİNDE YATIRIMLARIMIZ TAMAMEN DURDU”
 
Kısa adı YEKDEM olan Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması uygulamasının, Türkiye'nin en iyi teşvik sistemlerinden biri olduğuna da değinen Ali Kındap, ilk YEKDEM döneminin 31 Aralık 2020’de süresinin dolduğunu, Kovid-19 salgını yüzünden altı aylık bir uzatmaya gidildiğini anımsattı.
 
Bu sayede birçok yenilenebilir enerji projesinin hayata geçmesinin sağlandığını ve hayata geçirilen ikinci YEKDEM mekanizmasının 2021’in ikinci altı ayından itibaren 2025 yılına kadar geçerli olduğunu anımsatan Kındap, "Mevcut mekanizmada bir önceki YEKDEM dönemine göre birçok şart değişti. Fiyatlardaki önemli düşüş yatırım ortamını olumsuz etkileyerek, yatırım fırsatlarını ortadan kaldırdı. Mevcut şartlarda sektörümüz her sene 200-300 megavat seviyesinde ilave kurulu gücü devreye alabilecek bilgi, teknoloji ve sermaye yapısına sahip. Buna karşılık yeni YEKDEM döneminde ise yatırımlarımız tamamen durdu. Ancak, makul fiyatlar ve iyi teşvik mekanizmaları ile 62 bin megavat ısının keşfi yapılmış ve santral yatırımlarına uygun 3 bin 500 megavatlık kısmını hemen ve hızlıca devreye alabiliriz." diye konuştu.
 
DÖRT GÖZLE YENİ AÇIKLANACAK TARİFE BEKLENİYOR
 
Son iki senede yaşanan bu gelişmelerin yetersiz kaldığının fark edildiğini kaydeden Kındap, "Hem yasa ve mevzuat tarafının hem de yeni tarifelerin sektörün ihtiyacını karşılamadığı ortada. Bu konudaki görüşmelerimiz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’mız nezdinde devam ediyor. Dört gözle yeni açıklanacak tarifeyi bekliyoruz. Umarım önümüzdeki aylarda hazırlanacak veya ilan edilecek bu tarife ile jeotermal enerji sektörü daha fazla soğumadan, kaldığı yerden yoluna devam eder." ifadelerini kullandı.
 
Türkiye’de konutlarda jeotermal kullanımının yaygınlaşmasının gerekliliğini de vurgulayan Kındap, "Türkiye’de milyonlarca konutu rahatlıkla ısıtabilecek potansiyele sahipken, bugün itibarıyla jeotermal ile ısınan konut sayımız sadece 150 bin noktasında. Bu da çok düşük bir rakam. Düzenleme tarafında ise bir Isı Kanunu çalışması var. Sektör temsilcileri olarak bizler bunları dile getirdikçe, orada da bir çalışma başladı. Isı Kanunu daha fazla konutun yerli ve milli bir kaynak olan jeotermal ile ısınmasının önünü açacak bir adım olacak." değerlendirmesini yaptı.