Amgen Bilim Dünyasındaki Kadın Sayısını Artırmayı Hedefliyor

Bilimsel yenilikçiliğe verdiği önemle hastaların hayatına değer katacak ilaçlar geliştiren Amgen Türkiye’nin yönetim kurulundaki kadın oranı yüzde 65’e ulaşıyor. Amgen, kadınların şirkette etkin olarak var olabilmesi ve bilim dünyasında kadın sayısını artırma hedefiyle global ve lokal olarak birçok proje hayata geçiriyor.


Amgen, moleküler genetik uygulamaların umut verici özelliğini fark eden ilk şirketler arasında yer alıyor. Özellikle kardiyoloji, onkoloji, hematoloji, osteoporoz, nöroloji, immünoloji ve nefroloji gibi alanlarda insan sağlığını tehdit eden hastalıklara karşı yenilikçi tedaviler keşfedip geliştiren Amgen, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve çaresi olmayan hastalıkları iyileştirmek için ileri teknolojiyi kullanıyor.
2012 yılında, Türkiye’nin ilk biyobenzer üreticilerinden Mustafa Nevzat İlaç’ı, yeni kimliği ile Gensenta’yı bünyesine katan Amgen, Gensenta çatısı altında biri Yenibosna’da, diğeri Şekerpınar’da olmak üzere iki fabrika ve toplam bine yakın çalışanı ile Türkiye’nin 2023 hedeflerine her alanda katkıda bulunuyor.
Amgen Türkiye ve Gensenta, çalışanlarına “Amgen’de her rol ve Amgen’in her bir üyesi çok önemli ve değerli” anlayışı ile mutlu bir çalışma ortamı sunuyor. Toplam çalışan kadın oranı yüzde 41 olan Amgen Türkiye’deki kadın yönetim kurulu üye oranı ise yüzde 65’e ulaşıyor. Amgen, kadınların şirkette etkin olarak var olabilmesi ve kariyer gelişim fırsatlarının cinsiyet gözetmeksizin herkese sunulabilmesinin yanı sıra bilim dünyasında kadın sayısını artırma hedefiyle global ve lokal olarak birçok proje hayata geçiriyor.
“BİYOTEKNOLOJİK İLAÇLAR CİDDİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE DEVRİM YARATTI”
Amgen Türkiye ve Gensenta Pazar Erişim, Ar-Ge, Sağlık Politikaları ve Kurumsal İlişkiler Direktörü Dr. Bilgen Dölek, moleküler biyoloji ve genetik alanının kodlarında yer alan yenilikçi anlayışın bu alana ilgisini artırdığını belirtiyor. Dölek sözlerine şöyle devam ediyor:
“Amgen, 1980’lerde ‘Canlı hücreden de acaba ilaç olabilir mi?’ kavramının ortaya çıkmasının ardından biyolojinin öncülerinden oldu. Şu an biyoteknolojik ilaç olarak 200 tane molekül var. Biyoteknolojik ilaçlar artık her konuda daha çok gelişecek, kişiye özel ilaçlar daha çok hayatımızda yer alacak. Geçmişten bugüne hasta bakımı alanında pek çok önemli yenilik, ilk biyoteknolojik tedavilerin yolunu açtı. Biyoteknolojik ilaçlar; romatoid artrit, kanser, nadir görülen kan hastalıkları, multipl skleroz, osteoporoz ve diyabet gibi ciddi hastalıkların tedavisinde devrim yarattı.”
Hastalıkların mekanizmalarını anlamak için insan genetiği konusunda uzmanlaşmak istediğini anlatan Dr. Bilgen Dölek, “Özellikle hematoloji ve onkoloji alanındaki gelişmeleri Türkiye’de deneyimlemek ve araştırma projelerinde görev almak beni mesleki olarak çok besledi. Şu anda biyoteknoloji endüstrisinde dünyanın dev firmalarından birinde bu alt yapım sayesinde yaratıcı projelerin hayata geçmesine ekip arkadaşlarım ile birlikte vesile oluyoruz. Moleküler biyoloji ve genetik mezunları, akademik kariyerlerine devam edebilecekleri gibi, özel genetik tanı merkezlerinde, TÜBİTAK ve TÜSEB gibi kurumlarda ve ilaç endüstrisinde görev alabilirler” ifadelerini kullanıyor.